Kitap Nasıl Okunmalı?

Genelde ülkemizde yeterli sayıda kitap okumadığımızdan şikayet edilir. Filan ülkede kişi başına okuma sayısı ile bizim ülkemizin okuma sayısı kıyaslayıp ne kadar kötü durumda olduğumuz hakkında uzun uzun konuşulur. Hem de bu konuşmaları yapanlar, da dahil herkes okumamaya devam eder... Bu nedenle artık kitap okumayanlara dair bir şeyler yazma abes, keza okumuyor ki yazdığımız yazı nasıl ona ulaşacak değil mi.

Bu nedenle okumayanlara umarız bir gün okumaya başlarlar temennisi ile saygı duyan tarafa geçiyorum. Okumayanlara madem çare bulamıyoruz, peki ya okuyanlarımız nasıl okuyor? Sadece okuyor olması yeterli mi? Bu yazımın konusu kitap okumayanları değil, OKUYANLARA yönelik olacak…

Bana kalırsa okuyan toplum dediğimiz örnek toplum kendini ayrı bir tabaka olarak görüp kendisini pek eleştirmiyor gibi. Halbuki görülen o ki içerisinde çok küçük bir azınlık “Gerçek Okur”.

Gerçek okurların dışında kalan ne yazık ki bu büyük çoğunluk, sadece birer sayısal okurdan ibaret. Yılda hatrı sayılır kitap okuyan, kitap mağazalarında saatlerce vakit geçirmeyi seven insanlar. Elbette örnek insanlar, sayılarının artmasını istediğimiz bir nadide insanlar hepsi... Hal böyle olsa bile, kitap okumak gibi zor kazanılan bir alışkanlığa sahip oldukları için, onlara fayda sağlayacak eleştiriler yapmayacağız anlamına gelmiyor. “Gerçek Okur” olanlara sözümüz yok, bizim sözümüz “Sayısal Okur” olanlaradır. Haydi başlıyoruz…

Önce sayısal okur ne demektir onu açıklayalım. Baktığınızda bir kütüphane dolusu kitap okumuş insanlar görüp imreniyoruz, ancak bu kişilerin bir süre sonra sohbet ettiğinizde aslında sadece okumuş geçmiş olduğunu fark ediyorsunuz. Öylesine güzel eserleri okuduğu için saygınızı kazanan bir insan, daha o kısacık sohbetinizde bile hayatına yansıyan bir kesit bulamama şaşkınlığı yaşatabilir. İşte bu tip okurlara benim verdiğim isim “Sayısal Okur”. Elbette okumaları yine güzel bir alışkanlık, ancak hayata yansımayınca bu tip okurlara okudukları kitap sayısının çok olması yettiğini anlıyoruz.

Kitap okumak, eğer anlam ve manasını tam kavramayı gerektirmiyor olsaydı, göz kaslarımızın ve beynimizin okuma hızının güçlenmesi için yapılan birer egzersizler haline gelirdi. Eğer amaç bu ise, bu durumda zaten kitabın içeriğinin bir önemi kalır mıydı? Bir nevi bir koşucunun sürekli düz bir koşu alanında koşup sonra dağa tırmanma yarışında birinci olmayı beklemesi gibi…

Bu aktiviteler elbette bir katkı sağlar, daha hızlı koşmayı öğrenir. Peki bu yeterli mi, yani okumanın amacı bu mu? Madem ki burada koşu ve hayat arasında bir benzerlik kurduk, gerçekçi olması için örnekleri geliştirmek gerekir. Eğer bir koşu gerçek hayat ile benzerlik gösterecekse, öncelikle engeller ve gerçek tümsekler kesinlikle olmalıdır. Hatta bu engellerin bazıları geçmesi gerçekten zor ve belki de imkansıza yakın olmalıdır… Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, defalarca deneyip geçemeyeceği, dizleri kan revan içinde kalacağı engeller…Belki o zaman bu koşucu anlamlı bir koşu yapmış olur, ve kendisine gerçek bir koşuda işine yarayacak katkı sağlayabilir. Sayısal okurların durumu, tıpkı bu düz koşucu gibidir. Önünde hiçbir engel olmayan kilometrelerce uzunlukta yolu koştuğu için, engelli dağ koşusunu kazanabileceğine inanmak gibi…

Elbette bu bahsettiğimiz engeller olmalı, ancak yine de hayatı örneklemek için yeterli değildir. Madem hayatı bir koşuya benzettik, gerçekçi olması için koşunun tehlikeli ormanlar arasından geçmesi, koşu sırasında gökten taş büyüklüğünde dolu yağması da denklemde olmalıdır. Belki bunlarla bir gerçekçi örnek vermiş olabiliriz.

Bu gerçekçi şartlarda sadece düz koşu yaparak hazırlanan bir kişinin verdiği emeklerin ona hiçbir yardımı olmayacaktır. İşte bu nedenle düz koşu yapan bir sporcu, en iyi ihtimalle başarılı olsa bile “en iyi düz koşucu” ünvanı alabilir. Elbette bu beceri evine bir madalya götürmesine yetmeyecektir. İşte “Sayısal Okur” dediğimiz kitlenin de durumu tıpkı bunun gibidir.

Verdiğimiz örneği biraz da kitaplar üzerinden açıklayalım. Kitap kurdu olarak örnek alınması gereken kişiler öncelikle hak ettikleri saygıyı belirtmemiz gerekir. Saygımızı sunduysak, şimdi eleştirebiliriz. 1 yıl içerisinde örneğin “İnsan nedir? — Mark Twain”, “Denemeler — Monteigne”, “İrade Terbiyesi” gibi şimdilik 3 adet aklıma gelen, böyle ağır kitaplar bir arada görmek mümkün oluyor. Roman ve hikaye türü için bu okuma sayısına hiçbir itirazım yok, ancak bu verdiğim eserler kesinlikle 1 kez okuyup kenara atılacak eserler olamaz. Bu eserlerin okuma hızı da zaten çok çok yavaş olması gereken türdendir.

Bir diğer örnek de, kişise gelişim kitapları için bu durum mevcuttur. Mesela “Ted gibi konuş” isimli kitap okumuş olabilirsiniz. Bunu okuyan kişi belki hemen o kadar geliştiremeyebilir kendisini, lakin en azından bazı tipik hataları konuşurken yapmamasını beklersiniz. Sadece bu değil, bunun gibi etkili konuşmak üzerine belki 3–4 kitap bitirmiş olur genelde zaten kitap kurtları. Ama konuşmalarında orada yazan önerilerin hiçbir etkisini göremezsiniz(elbette istisnalar var). Sorduğunuzda yılda kaç kitap okudun diye, 30,40,50 hatta belki 100 cevabı alabilirsiniz. Kitap okumak zaman kaybı olabilir mi diye düşünmek istemem ama oluyor gibi. Hem de en kendini belli etmez türden sinsi bir zaman kaybı… İşte böyle okurların bence adı “Sayısal Okur” olmaktan öte değildir.

Peki nasıl olmalı okumak?

Okumak olmamalı bir kere adı. Okumak bir yerden bir yere giderken yolu bulmak için örneğin talelaları “okumak” zorunda kalırsınız. İşte okumak o eylemdir. Bizim kullanmamız gereken fiil “Kitap anlamak” olmalıdır.

Hızlı okuma kursları elbette güzel bir eğitim hızlı okumak gerçekten iyi bir beceri. Eğer ki amacımız düz bir yolda koşmakla sınırlı olsaydı hızlı okumak kesinlikle çok güzel ve yeterli bir yöntem olurdu. Gerçek hayat düz değil, bu nedenle yetersiz gelmektedir. Hızlı okuma değil “Hızlı Anlama” kurslarına yönelmenizi tavsiye ederim.

Kitap okumak, nasıl zaman kaybına dönüşür?

Bir kitabı okumak gözünüzle içerisinde kağıt üzerinde mürekkebin oluşturduğu harfleri takip etmektir eylem olarak bakarsak. Hiç anlamadan da bu eylemi yapabilirsiniz. Burada ilk amaç, okuduğunuzu anlamak üzere okumalısınız. Kitabı tamamlayıp bir diğer kitaba geçmek için hızlıca okuyup geçmek kesinlikle gerçek okuma olamaz. Her kitap kendisine özel “Anlama Hızı” doğrultusunda okunması gerekir. Eğer siz bu hıza uymazsanız, zaten kitap bittiğinde aklınızda bir rüyadan uyanmış ama rüyasını anlatamayan insanlar gibi kaldığınızı göreceksiniz. İşte bu zaman kaybı olan okumadır.

Doğru okuma hızı ile anlamak yeterli mi?

Ne yazık ki halen yeterli değil. Doğru okuma hızı ile anlamayı başarmak sadece ilk öncül şart ve bunu yerine getirmiş oldunuz. Anladıktan sonra, bir de anladığınızı yaşantınızda uygulamaya geçmeniz gerekir. Güzel konuşma kitabı okuduysanız, daha güzel konuşmaya başlamanız gerekir. Mutlu olma sanatı ile ilgili bir kitap okuduysanız, bakış açınızda değişiklikler olması gerekir. Bunları öğrenmiş olabilirsiniz, ancak yaşantınıza yansıtmadığınız sürece bir anlamı olmayacaktır.

Nice güzel eserler okumuş, nice uzun zamanlar harcanarak bitirilebilecek kitaplar bitirmiş olan pek değerli okumayı seven nadide insanlar, size sesleniyorum. Okumuş olmak sadece bir ön koşul, anlamış olmak sadece bir başka ön koşul…

Kitap okumak tabirini öncelikle lügatınızdan atın.

Yerine “Kitap Anladım” ifadesini koyarak bu güzel alışkanlığınızı daha anlamlı hale getirin…

Peki bu yeterli mi… Hala değil…

Kaç kitap yaşadınız?

Kitap okudum dediğinizde belki 100 belki 500 veya çok daha yüksek sayılar verebilirsiniz. Belki 100 kitap okumuş olabilirsiniz, ama kaç kitap anladın dediğimizde bu sayı büyük ihtimalle sizi şaşırtır ve bir miktar tepki gösterirsiniz. Halbuki soru çok doğrudur, sonuçta okumak ile anlamak aynı şeyler değildir. Muhtemelen okuduklarınızın sadece %20–30 aralığında bir miktarını anladım diyebileceksiniz…

Ardından şu soru gelse, “Kaç kitap yaşıyorsunuz?” muhtemelen şaşırıp kalırsınız. Kitap yaşamak da ne demek ki…

Yani kabul okudun tebrikler, anladın ona da kabul… Ama kaç kitap yaşıyorsun yani hayatında kaç tanesi etkili oldu ve kullanıyorsun…

İşte asıl okur, gerçek okur “Kitap Yaşayan” okurdur.

Nice kitaplar yaşamanız üzere, iyi okumalar…

Yorum ekle

Loading