(Yorum bölümünden düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.)
Evlilikleri ile ilgili yaşadıkları sorunları, ev hanımı olarak hayatın ona ev işleri arasında yaşattığı gerginlikleri hakkında destek olan psikoloğunun kapısını çaldı.
“Selma Hanım, hayırdır? Kötü bir şey mi oldu?” “Bilmiyorum Ozan Bey, bilmiyorum. Müsaitseniz eşimi muayene etmeniz mümkün mü?”
“Tabii ki Selma Hanım, siz benim daimi müş… Hastamsınız. Buyurun lütfen!” diyerek kapıyı açtı. Selma zaten defalarca geldiği için evi biliyordu. Hemen odaya doğru yöneldi. Ozan Bey’in elleri kıpkırmızıydı. Ne olduğunu anlamadı. Ozan Bey de açıklama yapma gereği duymadı. Ziya ise halen duş aldıktan sonra müzik eşliğinde okumak isteyip okuyamadığı kitabı düşünüyordu.
Ozan Bey, hastaya ve Selma Hanım’a dönerek, “Ben birazdan geliyorum, lütfen bekleme alanında bekleyin! Hemen geleceğim,” dedi.
Ozan Bey’in evinde misafirleri vardı. Çiğ köfte partisi yapıyorlardı. Ozan Bey de çiğ köfte yoğurması ile meşhur bir Adıyamanlı olduğu için başrolde idi. Halen 15 dakika daha yoğurması gerekiyordu ve misafirlerini çiğ köftesiz bırakamazdı. Görevini tamamlayıp hastanın yanına dönecekti. Çiğ köfteyi yoğururken, biraz daha fazla zaman alacağını fark etti, eşine seslendi:
“Hastalarımız bekleme alanında. Onlarla ilgilen. Bunu benim iyice yoğurmam lazım!”
Eşi hemen misafirlerin yanına geçti. O sırada Ziya Bey
hava almak için balkona çıkmıştı. Balkon genişti ve mutfak gibi de kullandıkları bir bölüme sahipti. Orada da bir televizyon vardı ve Selma bir yandan televizyona, bir yandan da Ziya’ya bakıp durumu kontrol altında tutmaya çalışıyordu. En küçük bir hareketlenme olursa televizyonu aşağı atmadan kurtarması gerektiğini düşünüyordu.
O sırada doktorun eşi bekleme salonuna geldi.